Kaldır Bacağı MISIR

Kaldır Bacağı…

Bu konu baştan sona hem bolca şaşkınlığa hem de bolca kahkahaya vesile oldu. Nedir bu bacak meselesi derseniz… 

Mısır’da havalimanı güvenlik sistemi oldukça teferruatlı. Her kontrol noktasında cinsi ne olursa olsun ayakkabılar mutlaka çıkarılıyor mesela; buna hazırlıklı olun (bence çorabınızı ona göre seçin). Ayrıca dedektör geçerken ötse de ötmese de önünde mutlaka elle arama yapılıyor. bunun için de kadınlar ve erkekler ayrılıyorsunuz ki sizi karşı cins ellemesin. Buraya kadar nispeten mantıklı; ama arama bizim bildiğimizden biraz farklı. Normal elleşmeden sonra kadın güvenlik görevlisi sizin bacağınızı yukarı kaldırmanızı istiyor. Bizim “Legup” ile karşılaşmamız biraz zorlu oldu… Hem ablanın aksanından hem de böyle bir hareketi daha önce görmediğimiz için ne dediğini anlamadık. Tuvalet için güvenlikten önden geçen arkadaşımız kadının söylediğinin içinde bir yerlerde “leg” yani bacak geçiyor; o kadarını çözmüş. Sonra bir bakmış ki orada bir yükselti var; üzerinde de ayak izi resmi yapıştırılmış. Kadın buraya diye gösterince aranması için bacakları teker teker kaldırması gerektiğini anlamış. Bizi uyarmasına rağmen şaşırdık ve her transferde en az iki kez “Legup” uygulaması yaşadık. 

Dolayısıyla seyahatin sloganı oldu! “Legup” konusu havalimanı güvenlikleri ile sınırlı kalmadı. Her gittiğimiz yerde “kaldır bacağı” görmeye başladık… Hatta bacakların yukarı kalktığı anekdotlar, hatta hiyeroglifler gördükçe rehberimizi de yoldan çıkardık. 

GEM Mücevher

Para İşleri…

Para Değişimi:

Biz oradayken TL / EGP yani Mısır para birimi oranı yaklaşık 1/0,7 idi. USD / EGP oranı ise yaklaşık 1/0,02 olarak hesapladık. Tavsiyeler uyup havalimanında para bozmadık; zaten transfer organize edilmişti. Ayrıca her yerde $ kabul ediliyor diye duyduk. Ama şehirde de paramızı bozamadık çünkü sistem çökmüştü. Sonuçta ATM’den çekmek en kolayı oldu. Bunu da şube önündeki daha güvenli cihazları kullanarak yapmayı tercih ettik. Yine de yanınızda USD veya Euro cinsinden bozuk para (küçük kağıt banknotlar) bulundurmanızı tavsiye ediyorum. Hem bahşiş için hem de yanınızda ne kadar ufak banknotlar olursa o kadar az düdüklenirsiniz bence. Düdük kesin ama onu söyleyeyim; o konuya ayrıca değineceğim. 

Bahşiş Konusu:

Bu konuda bizi kimse önceden uyarmadı; rehberimiz dahil. O yüzden altını çize çize yazmak istedim… Mısır’da ota boka bahşiş gerekiyor! Hem hizmet sektöründe gelir düzeyi düşük çalışanların hem de sizi gezdiren özel rehber dahil her aşamada böyle bir beklenti var. Hatta tuvalette peçete uzatanlardan lavaboda musluk açana kadar şaşırtıcı şekillerde taleplere de maruz kalabiliyorsunuz. Sürücülere, garsonlara, komilere,rehberlere bahşiş anlaşılır bir durum. Ama sokakta sana yol göstermeye çalışıp bahşiş bekleyenler bile olabiliyor. İyiliksever veya sıcakkanlı millet diyerek kanmayın; çoğunun ucunda bahşiş beklentisi var.  

Mısır kedisi
Mısır Cafe
Mısır köpeği

Pazarlık ve Kazıklanma Meselesi: 

Ben bu konuda çok bezdim; hatta sinirlendim. Mısır hepimizi en çok bu yönden yordu… Bizdeki pazarlık geleneğini alın; binle çarpın! Hem de her konuda; su alırken bile! Sürekli kazıklanıyorsun hissi ile dolaşmak çok yorucu. 

Her ne almak istersen bin türlü fiyat var. Önceden uyarılmış olmamıza rağmen bu kadarını beklemiyorduk. Örneğin Kahire’de ilk şişe suyumuzu özellikle marketten (Carrefour) satın aldık. Ardından evin önündeki büfeden almaya yeltenince göya hazırlıklıydık. Önce fiyat sorduk; market fiyatına bakıp 75 EGP’yi (yani yaklaşık 50 TL) uygun bulup aldık. Mısır’da suyun ucuz olmadığını duymuştuk. Bu arada para üstü verirken dolandırma denemesinden sıyrıldık. Taa Asuan’daki rehberimiz bize 25 EGP’ye su satmaya çalışan marketi azarlayıncaya kadar cahil kaldık. Sonuçta büyük şişe suyu kaça aldık: 15 EGP! Suda bile bu kadar kazıklanınca insanın şakülü şaşıyor. Üstelik sürekli buna enerji ayırmaktan yorulup bir noktada vazgeçiyorsun ve herhangi bir şey almaktan soğuyorsun. 

Başka bir örnek; rehberimizin bizi götürdüğü tekstil mağazasında başımıza geldi. Oradan aldığımız elbisenin şalvarın aynısını gemideki dükkanda üçte biri fiyata gördük. Ben şahsen konuya hisse senedi gibi bakıp ucuzundan da aldım ki ortalama fiyat düşsün! Papirüs alışverişinde de aynı durum oldu. Rehberin götürdüğü yerle müze resmi mağazasındaki fiyat arasında ½ veya ⅓ fark vardı. Rehberlerin götürdüğü yerlerden komisyon alması alışıldık bir durum aslında; buna sözüm yok. Sonuçta bir hizmet veriliyor; lojistik var, ikram var, program var. Türkiye’den konuya aşinayız ama bu kadarı çok fazla doğrusu! 

Kahire çarşı eski 01
Kahire çarşı oyma kakma
Kahire çarşı eski 02

Trafik & Yayalık: 

Her ne kadar bizim memlekette de trafik kurallarına uyum, nizami araç kullanımı ve yayalara saygı konusunda sıkıntı olsa da Mısır’daki durum bir başka; tam bir kaos! Yollardaki şeritler – ki eğer varsa – tamamen süs niyetine; kimse şeridinde gitmiyor, şeridi iplemiyor dahi. Keza trafik lambaları da öyle; yansa bile kimse aldırış etmiyor rengine. Daimi bir korna kakafonisi özellikle merkezde kafa ütülüyor. Dolayısıyla araç kiralayıp kendim sürerim düşüncesi tamamen fanteziden ibaret. O kadar cengaver hatta gözü kara olsanız bile bence orman kanunuyla yol alındığı kavşaklarda test etmeye değmez. 

Yaya olmak ise başka bir kabus! Zira aynı kuralsızlık yayalar için de geçerli. İlk karşıdan karşıya geçme imtihanımız 6 yolun birleştiği ünlü Tahrir Meydanı’nda idi. Rehberimiz bizi yaya geçidi ve ışıkların bulunduğu köşeye götürdüğünde gelen araçların hiç durmadığını görünce önce biraz şaşaladık. Fakat asıl şoku Mira kendini yola atıp kavşağın tam ortasından 3 yolu birden verevine aşan bir rotada karşıya geçerken, bizi de peşinden sürüklerken yaşadık. Yüzümdeki şaşkınlık “merak etmeyin sizi görünce arabalar durur; burada herkes öyle yapıyor henüz kimse ölmedi” dediğinde silinmek yerine büyüdü. Benzer bir tramvayı bizi bırakan araç yolun ters tarafında indirdiğinde de yaşadık. Gelen araçların hızı da önüne atlayabileceğimiz gibi değildi. En sonunda halimize acıyan şoförümüz Mahmud, çözümü inip birimizin kolundan yakaladığı gibi bizi karşıya geçirmekte buldu.  

Yani şoförlük de yayalık da Mısır’da, özellikle Kahire’de zor.  

Türk Dizileri: 

Bizim dizilerin Latin ve Akdeniz ülkelerinde popüler olduğunu duymuşluğum var. Ama Mısır’da ve bu kadarını beklemiyordum! Neredeyse tüm yerel rehberlerimiz; özellikle kadın olanlar Türk dizilerine hayran çıktı. Sırf bu vesileyle jet hızında kaynaştık. Zevkler ve renkler tartışılmaz; kimi Özcan Deniz kimi Kıvanç Tatlıtuğ hayranıydı, benim tanımadığım yeni nesilden sevenler de vardı. Ama diziler her türlü hararetli ve neşeli bir sohbetin bahanesi oldu. İzlemeseniz de şöyle bir gündeme bakıp giderseniz iki lafın belini kırarsınız. 

Yavaş Yavaş Hasan Şaş: 

İlk iki gün müzeydi piramitlerdi derken pek kimseyle muhattap olmadığımızdan bu deyişe üçüncü gün maruz olduk… Kime Türk olduğumuzu veya Türkiye’den geldiğimizi söylesek herkes “yavaş yavaş Hasan şaş” diyor. Bazen bitirmiyorlar; yavaş yavaş ile bırakıyorlar. Hatta bir keresinde “yavaş yavaş mansur yavaş” da duyduk. Giderek o kadar benimsedik ki adamlar başlar başlamaz lafı tamamlar olduk. Zannediyoruz ki bu 2002 dünya kupası’nda brezilya’ya ilk golü atan Hasan Şaş’a gönderilen ortanın süzüle süzüle gelmesini ifade etmek için kullanılıyor. Meğer Arap camiasında nam salmış ve ismi hasan şaş’a benzeyen (hassan sheish olabilir) bir pornocu varmış. Biz de her yavaş yavaşa evet diye diye konuyu pekiştirmişiz! 

Kahire GEM

Rotamız…

Aslında Cuma gecesi yola çıktık… Aylar öncesinden çok ucuza Hurghada biletleri bulup almıştık. Seyahate yakın program akışımız netleşince de gitmek istediğimiz yerlerin arasındaki kilometreleri havadan aşmanın daha mantıklı olduğuna karar verdik ve ara uçuşlarımızı Mısır Havayolu şirketi Egyptian Airways ile aldık.

İlk durağımız Kahire olunca, iner inmez Hurghada’dan Kahire’ye ilk uçağa bilet aldık. İki uçuş arasındaki birkaç saati terminalde oyalanarak geçireceğimizi düşünmüştük. Fakat iki noktayı bilmiyorduk: 

1) Hurghada havalimanındaki uluslararası ve iç hatlar terminalleri farklı ve arasındaki mesafe çok fazla. Biz hem yol 27 dakika gösterdiği için hem de önceden Mısır’daki taksilere dair ayrıldığımızdan hem de bol vaktimiz olduğu için yürüyelim dedik. Meğer gereksiz bir hareketmiş; yol çok karanlık, ıssız, uzun olmakla kalmıyor bir de gece rüzgarı insanı sağlam tokatlıyor. 

2) Hurghada iç hatlar terminali fena… Bir kere 24 saat açık değil; en erken uçuş saatinden iki saat önce açıyorlar ki arka tarafta uyuklayan güvenliğin keyfi gelene kadar beklediğiniz salon minnacık; doğru düzgün ne oturacak yer var ne de ortam klimatizasyonu. Üstelik bizim gibi transfer olan yolcular o küçücük yere tıkılınca hem ayakta kaldık hem de havasız. Yani aradaki saatlerin bir kısmı bize çile oldu. 

Sonuçta sabah 7’ye doğru Kahire havalimanında idik. Allahtan rehberimiz önceden transferi organize etmişti ve biz de kalacağımız evde erken giriş ayarlamıştık. Kendimizi programa bırakmadan önce dinlenme fırsatımız oldu. Dolayısıyla ilk günümüze biraz gecikmeli başladık ve hem en az yürüme gerektiren hem de Mısır tarihine giriş için mükemmel bir başlangıç olan yeni müzeden başladık. 

Kahire gece

Kahire durakları:

  1. Gün – Cumartesi:
  • Grand Egyptian Museum – GEM (Büyük Mısır Müzesi): Hayatımda gittiğim en iyi müzeler sıralamasında bir numaraya oturdu! Gerek modern mimarisi gerek ufak detaylar ve malzemelerle antik Mısır medeniyetine göndermeleri ile hem kompleksin kendisi hem de içindeki koleksiyon çok etkileyici. Eserlerin seçimi, teşhirleri, salonların ve sergi alanlarının düzeni dahil çok iyi düşünülmüş ve izleyicisini zamanda yolculuğa çıkarmayı başarıyor. ÜStelik büyük merdivenlerin tepesinden Giza piramitlerinin manzarası ile karşılaştığınızda başka türlü bir büyünün etkisi altına giriyorsunuz. Bizim hepimizin tüyleri diken diken oldu; benim gözlerim bile doldu!
  • Müzede Yemek – Zooba: Geleneksel Mısır lezzetlerini modern ve konforlu bir ortamda tatmak için güzel bir yer. Yalnız Mısırlılar da baharat çok seviyor; bilginiz olsun. 
GEM merdivenlerde
Gem maket
GEM oyma
  1. Gün – Pazar:
  • Saint Barbara Kilisesi: Burada Koptik Pazar ayinine ziyaretçi olma fırsatımız oldu. Muhteşem bir deneyimdi! Koptik kelimesinin Büyük İskender’in Mısır’ı fethi sonrası sömürge haline gelen ülkeye Helenlerin verdiği isimden geldiğini burada öğrendik. Yani aslında Helence Mısırlı demekmiş; alfabe ve dilin kendisi antik Mısır hiyerogliflerinden geliyor. Artık gündelik hayatta yaşamayan bu dile ancak böyle bir vesile ile şahit olabildik. Çok da etkileyici idi; üstelik ayini arka tarafta saygılı bir şekilde izlememize de ses çıkarmadıkları gibi birkaç görüntü alma imkanımız bile oldu! Sırf bu deneyim için programımızı değiştirip Pazar günü eski Kahire bölgesine ayırmak çok yerinde bir karar oldu. 
Kopti ayini
Koptik kütüphane
Balık oyma klise
  • Ben Ezra Sinagogu: Hikayesi ve işlemeleri etkileyici çok eski bir sinagog. Görmeye değer ama büyüleyici değil. İçeride fotoğraf çekimi de yasak. 
  • Saints Sergius and Bacchus Kilisesi: Hristiyan alemi için çok mühim bir kilise; Hz.İsa’nın Meryem Ana ile Mısır ziyaretinde buradaki mağarada saklandığı söyleniyor. Kilise altındaki mağara ziyaret edilebiliyor. Ayrıca içerideki Koptik işlemeler ve kütüphane de görmeye değer.  
Koptik oyma 01
kilise kapısı
Koptik oyma 02
  • The Hanging Church namı diğer Asılı Kilise: Burası eski surların üzerine yapıldığı ve temeli olmadığı için böyle isimlendirilmiş. Hakikaten de kiliseye çıktığınızda (bir kat yukarıda gibi) yer yer altında surların arasındaki boşlukları görüyorsunuz ve yapı havada asılıymış gibi hissettiriyor. Burada da çok güzel işlemeler ve süslemeler var; manzarası ile birlikte kesinlikle ziyaret edilmeli. 
  • Yemek molası: Mısır’ın en popüler sokak lezzeti Koshari / Koşeri yemeye işin kalbine gittik: Koshary Abou Tarek. Kesinlikle tavsiye ediyorum; değişik bir lezzet ama en az bir kez denemeli. Mercimek, pirinç, makarna ve acılı ekşili sosların birleşiminin böyle keyifli bir lezzet çıkaracağını tahmin etmiyorsunuz. 
  • The Egyptian Museum (Ulusal Mısır Müzesi): Yeni müzeler yapılmadan önce burası ardiye gibi tıklım tıklım imiş. Bence hala biraz fazla dolu ve çok mühim eserler hak ettikleri gibi sergilenmiyor. Yine de koleksiyonu inanılmaz zengin ve önemli; mutlaka gidilmeli. Özellikle Tutankamon hazineleri başlı başına şaheser kategorisinde. Bu arada hatırlatmak gerek; aslında çocuk yaşta tahta çıkan ve genç ölen Tutankamon büyük ihtimalle firavunlar arasında en fakiri idi! Mısır firavunlarının tahta çıkar çıkmaz ölüme hazırlanmaya başladıkları, mezarlarını kazdırıp hüküm sürdükleri süre boyunca yanlarında götürecekleri hazineleri biriktirdiklerini düşünürsek, daha neler neler olmalı! Ama maalesef Mısır kıymetini bilip korumaya başlayana kadar tüm mezarlar soyulmuş, hazineler çalınmış. Ancak Tutankamon’un mezarı gizli kaldığı, çok geç bulunduğu için bu zenginliğe şahit olabiliyoruz. 
Müzede ilk gezgin
Müze kabartma
Müzede ilk gezgin sırt çantası
  • Kahve & Tatlı – La poire Cafe: Müzenin karşısında lezzetli atıştırmalıkları da bulunan modern kafede ben salep içtim ve Mısırlı tarzın kattığı nüanslar çok hoşuma gitti; tavsiye ederim. 
  1. Gün – Pazartesi:
Sakkara giriş
  • Sakkara Nekropolü: Burası Mısır’da en eski piramitlerin olduğu bir bölge. Hem Giza’daki dünya harikaları yapılmadan önceki denemelerden en ünlüsü Basamaklı Piramit burada. Hem de tapınağıyla birlikte kocaman bir mezar kompleksini kapsayan bir açık hava müzesi. Rehberimiz içine girebileceğimiz ideal piramitin buradaki Unas Piramidi olduğunu söyledi. Giza piramitlerinin içindeki mezar odası ziyaretinin uzun, klostrofobik, kalabalık ve de içinde görülecek hiçbir şey olmamasına rağmen çok pahalı olduğunu öğrendik. Nispeten kısa ve zorlu olmayan bir tünelden Unas Piramidi mezar odasına girdik; ve gerçekten başka bir dünyaya gitmiş gibi olduk! Duvarlardaki hiyeroglifler, tavanlardaki yıldızlar, mezar odasının mimari yapısı ve dokunabildiğimiz duvarların hissi bambaşkaydı. Komplekste hem bu ziyareti (dikkat edin öğlen 12.30’a kadar girilebiliyor mezara) hem de muhteşem duvar resimleri ve hikayeleri ile Idut, Unas-Ank ve Inefert mezar kompleksini ziyaretini şiddetle tavsiye ederim. 
Sakkara piramit
Sakkara mezar
Sakkara piramit içi
  • Papirüs Atölyesi & Mağazası: Sakkara dönüşü rehberimiz bizi çok büyük bir papirüs atölyesine götürdü. Burada hem yapılışını gördük hem de çeşit ve desenlerin en zengin olduğu yerden alışveriş yaptık. Ama sonradan benzerlerinin müze dükkanlarında çok daha uygun fiyata satıldığına şahit olduk. Kağıdın ve üzerlerindeki desenlerin uzmanı iseniz burası doğru adres olabilir ama bizim gibi turistik bir ziyarette anı olsun diye alacaksanız paranızı burada çarçur etmeyin derim. İlla alacaksanız da mutlaka pazarlık edin; bu ölümüne pazarlık konusunu ayrıca yazıyorum.
Giza 1
Giza 2
Giza 3
  • Giza Piramitleri: Giza Nekropolü dünya harikası dev Keops Piramidi ve oğluna ait Kafre Piramidi ile torununa ait Mikerinos Piramidi gölgesinde aile mezarları niteliğinde minik piramitleri ve Büyük Giza Sfenksini kapsıyor. Çok geniş alana yayılan bu açık hava müzesine dev piramidin büyüleyici manzarasıyla başlıyoruz. Gerçekten her açıdan başka bir güzellikte bu zamanlar ötesi yapıya hayran kalmamak mümkün değil. Zaman dar olunca alandaki gezimizin bir kısmını araçla yapıyoruz. Ama panoramik manzaralı bir bölgede yer alan deve alaylarını atlamıyoruz; her turistin farzı şu deveye binme işine girişeceksek bari bunu piramitler manzarasında yapalım diyoruz. Hakikaten de çok eğlenceli, hatta biraz ürkütücü bir deneyim…O kocaman hayvanın üstüne binmek kolay da kalkarken, salınırken ve inişte üstünde kalmak biraz meşakkatli. Turumuzu Senksin arkasında kumların üzerinde gün batarken efsane renklerde bir tablonun parçası olma gururuyla tamamlıyoruz. 
  • Esans Atölyesi & Mağazası: Sonradan bu işin merkezinin Asuan olduğunu öğrendiğimiz, yine rehber kontrolünde (ve elbette komisyonuyla) ziyaret ettiğimiz bir dükkan. Ben yine de seçtiğim 2 esanstan aldım; pazarlık ederek tabi. 
  • Tekstil Mağazası: Rehberimiz bizi sonradan aynı malları üçte biri ila dörtte biri fiyattan başka yerlerde gördüğümüz ama en zengin koleksiyon, konforlu deneme kabinleri ve rahat bir alışveriş deneyimi açısından tatminkar bir yere götürdü. Daha sonra kazıklanmış olma hissini yaşamak istemiyorsanız atlayın derim. Ama her gittiğiniz yerde elli kollu müdahalelerden, ölümüne pazarlık yapmaktan kaçınmak için parayı verir keyfime bakarım derseniz yine de kalite / fiyat performansı bize göre iyi olan çok şey var. Lokasyonunu bilmediğimden yazamıyorum; rehberlere teslim olduğunuz yerlerden. 
  • Merkezde Yemek: Bu kez Mısırlı arkadaşımız ile buluşmak için şehrin en hareketli (bizim Taksim gibi) bölgesinde nispeten sakin bir yerde yemek yedik. Özelliği olmadığı için yazmıyorum.  
  1. Gün – Salı:
NMEC mimarlık aletleri
  • The National Museum of Egyptian Civilization – NMEC (Mısır Ulusal Medeniyet Müzesi): Binası da koleksiyonu da sergileme şekli de çok etkileyici. Herkesin favorisi alt kattaki 20 mumyaya ayrılmış özel sergi ama ben ana sergi salonunu daha çok sevdim çünkü mazinin gerçek yaşantı izleri burada. Antik kozmetik ürünlerinde tıp aletlerine, mumyalama çadırının muhteşem işçiliğinden efsanevi araba süslemelerine kadar her eserin önünde hayet ya da hayranlıkla izleten bir seçki. Kesinlikle atlanmamalı; zaten 20 mumyanın bu müzeye getirilmesi de sergilerin kendisi kadar ihtişamlı bir törenle olmuş. 
NMEC 1
NMEC 2
NMEC 3 protez
NMEC 4
  • Kahire Kalesi dışardan bakış: İslam devletleri hakimiyeti ve Osmanlı dönemi eserlerin ağırlıklı olduğu bu bölgeyi detaylı gezmeye vaktimiz kalmadı. O yüzden sadece uzaktan izleyebildik. Bizim seyahat planımızın önceliği antik Mısır medeniyeti olduğundan başka noktalara ağırlık vermiş olduk. Ama bu dönemin en güzel örnekleri buradaymış; vakit olursa gidin derim. 
  • Ölüler şehrine dışardan bakış: Kahire Kalesinden Khan el-Khalili çarşısına giderken yol üzerindeki devasa bölgenin Ölüler Şehri dendiğini yanından geçerken öğrendik. Polisin bile girmeye çekindiği, konunsuzluk ve suçun kol gezdiği bu yer üzerinde binlerce insanın yaşadığı dev bir mezarlıkmış aslında. İstila edilen yapılar ve mezarlarda sağlıksız koşullarda yaşayan bu insanlar ülkenin tatsız yanlarından birini insanın yüzüne vuruyor sanki. İçine girmeyi bırakın, yol kenarında bile durmamızdan endişe eden rehberimiz bize ancak araçtan görüntü almamızı tavsiye etti. 
Kahire çarşı 01
Kahire çarşı 02
Kahire çarşı 03
  • Khan el-Khalili Çarşısı: Çarşı bölgesine nispeten uzak bir kapıdan girip etramızdaki muhtelem medrese ve külliyelerinin tadını çıkararak içine daldık. İyi ki de öyle yapmışız; gerçekten gündelik hayatın bir parçası ile iç içe geçmişin ihtişamlı yapılarına dokunmak, zarif heybetlerinden pek bir şey kaybetmemiş bu tarihi dokuda dolaşmak nefisti. Çarşının içlerine girdikçe bizim Kapalıçarşı ile Tahtakale arası bir hisle tezgahlardaki cümbüşün renklerini, kokularını içimize çektik. Ama o sınır bilmez satıcılar ve pazarlık kabusu da peşimizdeydi. 
Kahire çarşı 04
Kahire çarşı 05
  • Havalimanı transferi: Zaman kaybetmemek için çantaları sabahtan arabaya koymuştuk; çarşıdan direkt havalimanına geçtik. 

Asuan durakları:

Asuan’a varışımız uçuşumuzun da rötar yapmasıyla iyice geç saatte oldu. Havalimanından booking rezervasyonlu evimize yine önceden ayarlanmış transfer ile geçtik. Burada sadece birkaç saat kalmamız yazık oldu; zira kocaman terası olan çok temiz ve konforlu bir evdi. Ama görmek istediğimiz yer çok, yolumuz uzun olunca güne sabah 4’te başlamayı kabul etmiştik. 

  1. Gün – Çarşamba:
  • Çölde Gün doğumu molası: Daha karanlıkta Asuan’dan özel araç (minibüs) ile yola çıkınca gündoğumu çölün ortasında bir yere denk geldi. Tecrübeli şöförlerimiz de tam saatinde mola vererek bu büyülü anı solumamıza fırsat verdi. 
Çölde gün doğumu
Abu Simbel 01
Abu Simbel 02
  • Abu Simbel – Ramses & Nefertari Tapınakları
  • Tekneye yerleşme: Toplam üç gece kalacağımız ve Asuan’dan Luxor’a Nil üzerinde konforlu yolculuğumuz için odalarımıza yerleştik. Yolculuk gece başlayacağı için bu bize biraz Asuan’ı görme fırsatı verdi. 
  • Fila Tapınağı: Aslında Roma hakimiyeti altında yapılan ama antik Mısır geleneğini takip eden bir tapınak burası. Hem nispeten daha yakın zamanda yapıldığı hem de Nil üzerinde adada yer aldığı için daha çok korunmuş. Asuan kıyısından tekneyle geçmek de başlı başına keyifli bir deneyim ayrıca. Asuan’daki rehberimiz gezi boyunca en sevdiğimiz oldu… Nereem bizi hem güldürdü hem bilgilendirdi; üstelik ufaktan hiyeroglif karakterleri okumaya başlamamıza vesile oldu. 
Fila tapınağı
  • Büyük Baraj Gölü: Bu dünyanın en uzun nehri üzerinde yapılmış en büyük barajlardan biri (şu anda en büyük ikinci baraj gölüymüş) olduğundan tüm turların ziyaret ettiği bir nokta. Antik değil modern tarihin bir parçası olduğu için kısa bir panoramik mola için ideal. 
  • Nübye Köyü Ziyareti: Mısır’da olup da başka bir ülkedeymiş gibi hissetmenize sebep olacak, gerçek bir Afrika deneyimi yaşatacak eğlenceli bir Nil kıyısı köyü. Burada yerel halk tamamen turistik amaçlı bir ziyaret için misafir evleri, timsahlı develi şovlar, çay ve hibiskus ikramları ile duvarları rengarenk yapıların arasında otantik eşyalar, el işleri ve bilimum hediyelik satıyorlar. Biz alışverişten bezdiğimiz için gittiğimiz tatlı misafir evinde çay içip bahşiş bıraktık sadece. Asuan’da gezilecek yerleri bitirip gün sonunda gitmek mantıklı; hem renk ve desen cümbüşünü hem de ışıklı tezgahları görebilirsiniz böylece. 
Nübye köyü 01
Nübye köyü 02
Nübye köyü 03
Nil gemisi kamara
  • Teknede yemek ve yol: Rehberimiz Mira’yı alkışladığımız konulardan biri tekne seçimi oldu. Gerçekten konforlu olduğu kadar şık bir gemide 3 gün boyunca harika vakit geçirdik. Hem buraya gelene kadar yaşadığımız koşuşturmadan sonra Nil boyunca manzara eşliğinde yayarak seyahat enfesti. Yemekler şahaneydi, personel güler yüzlü olduğu kadar zarif ve yeterince mesafeliydi ki bunun Mısır’da kaldığımız kısa sürede bile ihtiyacını hissetmiştik. Üstelik gemideki iki dükkan hem fiyatlarıyla (rehberlere komisyon vermedikleri için uygun olduğunu söylediler) 
Nil gemisi havlular 01
Nil gemisi manzara
Nil gemisi havlular 02
  1. Gün – Perşembe:
  • Kom-Ombo Tapınağı: Yine Ptolemaios dönemde yapılan bu tapınağın kuzey ve güney Mısır’ın birleştiği noktada her iki bölgenin de tanrılarını bir araya getirmek gibi bir misyonu varmış. Bu nedenle ikiz tapınak modelinde; yani yan yana iki giriş, iki koidordan iki kutsal odaya uzanan bir ikileme var. Bir taraf Horus diğer taraf timsah şekilli yerel tanrıya itaf edilmiş. Bununla da kalmamışlar; tapınak duvarlarında tanrılar birbirleriyle eş değiştirmiş olarak nakşedilmiş… Bir nevi swinger tapınak! Duvarlarındaki kabartmalardan başka öğrendiklerimiz de tanrı rolünde halka seslenen firavunların kullandığı, özel akustiği olan gizli oda ve Mısır festival tarihlerini gösteren bir kabartma ile onun sayesinde hiyeroglif yazıdaki rakamlar. Yan taraftaki minik müzedeki mumyalanmış timsahlar kadar ilgi çekici ufak idoller ve kabartmalar da var. Yerel rehberimizin de katkısıyla çok keyifli bir ziyaret oldu. 
Kom Ombo 01
Kom Ombo 02
Kom Ombo 03
  • Edfu – Horus Tapınağı: Burası da Nil turlarınn çoğunda yer alan klasik bir durak. Ayrıca Edfu bölgedeki büyük yerleşimlerden biri. Bizi yerel rehberimiz teknenin yanaştığı limandan at arabasıyla tapınağa götürdü. Yoldaki manzaralar maalesef pek sevimli değildi; daha kapalı kadınlar, daha kaotik sokaklar. Tercih şansım olsaydı tuk tuk motorları seçerdim. Ama tapınak hakikaten etkileyici. Bir kere yıllar boyunca kum altında kaldığı için geç keşfedilmiş; dolayısıyla en korunmuş tapınaklardan. Üstelik çok büyük ve heybetli. Özellikle tamamen ayaktaki ön holü ve arka surların arasındaki koridorlar nefis. 
Edfu 01
Edfu kutsal oda
Edfu kabartma prova
  • Gemide Luxor’a seyahat: Yine konforlu gemimizde olmaktan çok mutu yola devam etikk.. Çay, kokteyl ve yemekle Nil’de seyrederken hem karınlarımızı hem ruhlarımızı doyurduk. 
  1. Gün – Cuma:
Krallar Vadisi Dolunay
Krallar Vadisi dua
Krallar Vadisi merdiven
  • Luxor Krallar Vadisi: Piramitlerden çok sonra, ama yine de çok çok eskilerde, firavunların tahta geçer geçmez çöldeki dağların altına kazmaya başladıkları mezar sarayları işte burada; Luxor’un batı yakasında. O zamanlar Nil’in doğusu yaşam, batısı ölüm için meskenmiş. Pek çok yer gibi yıllardır kitaplardan okudum bu vadiyi gezmeyi merakla bekliyordum. Hem kalabalığı atlatmak hem de Aralık ayı bile olsa çöl sıcağından biraz olsun kurtarmak için sabah erkenden vadiye yol aldık. Vadi girişinde biletlerimizi aldık. Biletler diyorum çünkü birden fazla bilet almanız, bunun için de ya rehberinizin sizi yönlendirmesi ya da önceden araştırıp çalışmanız lazım. Zira vadide çok fazla mezar var; ana giriş bileti bunlardan sadece üçünü gezmenize izin veriyor ve de bazı mezarlar özel bilete tabi. Biz her ikisini birden yaptık… Yani hem önden okuyup ekstra bilete tabi SETI I (en pahalısı bu ve de hak ediyor en güzeli de bu), RAMSES V & VI mezarlarına girmeyi istedğimizi söyledik. Hem de rehberimizin tavsiyesine uyup genel bilete dahil 3 mezarı RAMSES I, MERENPTAH (meşhur Ramses II’nin oğlu) ve RAMSES IX olarak seçtik. Seçimlerimizden de çok memnun kaldık; hem birbirlerine yakın hem de çeşit ve zenginlik açısından en güzellerini görmüş olduk. En ünlü firavun Ramses II’yi isterdim ama restorasyon için kapalıydı. Sonuçta başta SETI I olmak üzere, her birinden ayrı ayrı büyülendik! Hükmettikleri süreye ve güçlerine bağlı çeşit çeşit duvar süsleri, hiyeroglifler, resimlerle rengarenk ve altın bezeli bambaşka bir yeraltı dünyası burası. Etkileyicilik sıralaması yapsam piramitlerle yarışır; öylesine muhteşem. Giza piramitleri hem mimari şimdiye hepsi kalmasa da hem bezeme açısından çok zengin ve çok çok daha eski; bu yüzden yine de birinci olurlar. Ama burası benim Mısır listemde ikinci sırada. Mutlaka görün ve en az 1-2 saat ayırın; önceden gireceğiniz mezarları seçin ve Aralık ayında bile askılı ile dolaştığımızı düşünerek sıcağa hazırlıklı olun derim. 
Krallar Vadisi 01
Krallar Vadisi 02
Krallar Vadisi 03
Krallar Vadisi 04
Krallar Vadisi 05
Krallar Vadisi 06
  • Hatshepsut Tapınağı: Gördüğümüz tapınaklar içinde ne yapısal ne de bezeme açısından en etkileyicisi diyemem ama tarihi, yapılış şekli ve mimarlık / sanat tarihi açısından önemi burayı Mısır listesinde vazgeçilmez kılıyor. Bir kere tapınağı antik Mısır’ın tek kadın firavunu Hatshepsut yaptırmış. Bu özelliği yüzünden de hem kendisi hem yapıları çok çekmiş. Biraz inceleme fırsatınız olursa bu kadın firavunun Mısır tarihindeki önemi ve yarattığı etkiyi çok net görebilirsiniz. Ama ondan sonra gelen firavun Tutmosis III hem üvey annesi hem teyzesi hem de kayınvalidesi olan (evet biraz karışık ama özetle erkek varis veremeyince kardeşiyle evlenen kocasından doğan oğlanı kendi kızıyla evlendiriyor) Hatshepsut’a öylesine öfkeleniyor ki onu tarihten silmeye çalışıyor. Bir miktar haklı da olabilir; sanırım kadın oğlanı genç yaşta savaşa göndererek öldürmeyi denemiş. Ama olmamış ve zaferle dönen Tutmosis III tahta geçince Hatshepsut’u ortadan kaldırmış. Bununla da kalmamış, gördüğü her yerde kadının resimlerini, kabartmalarını, kartuşlarını (firavun isimlerinin yazdığı mühürler) hatta bazen eserlerini yok etmeye çalışmış. Fakat talih ondan yana değilmiş sanki; o nefretini kustukça kadın firavun daha da ünlü olmuş. Bu tapınağın bir başka önemi de dağın içine dağdan oyularak yapılması ile kolonat sistemi. Mısır’ı ziyaret eden Helenler buradaki stilden esinlenerek dorik kolon dediğimiz şekli geliştirip mimarlık tarihinde dev bir iz yaratmışlar. 
Memnon Heykelleri
  • Memnon Heykelleri: Aslında burada daha önceleri yer alan tapınağın girişindeki dev heykellere sonradan gelen Romalı komutanlarca bu isim verilmiş. Geldiklerinde deprem ve taşkınlardan zarar gören yekpare taştan heykellerin içindeki çatlaklardan rüzgar acayip sesler çıkarıyormuş. Kral Memnon’a ithaf ettikleri hikayelereden ismi böyle kalmış. Ama sağolsunlar güzelce restore etmişler. Tapınak ayakta olmadığı için kısa bir mola ile ziyaret edilebilir. Zaten Krallar Vadisinden Karnak Tapınağı yolu üzerinde. 
Karnak Tapınağı 01
Karnak Tapınağı 02
Karnak Tapınağı 03
  • Karnak Tapınağı: Burası beni Giza Piramitleri ve Krallar Vadisi’nden de çok etkiledi aslında. Hatta Mısır sıralamasında en üste koymayı uzun uzun düşündüm ama sonunda objektif olmaya karar verip üçüncülüğe yerleştirdim. Çünkü yarattığı etki ne Giza gibi mimari, ölçek, gizem içeriyor ne de Vadi gibi zerafetli bir zenginlik. Beni büyüleyen, sütunların arasında dolaşırken tüylerimi diken diken eden, hatta gözlerimi dolduran, nefesimi kesen buradaki hikaye. Binlerce yılda yapılan, binlerce yıl tapınılan, binlerce insanın kalplerinde yatan tüm duyguları ve dualarını nakşettiği bu devasa tapınak kompleksi bu yüzden yüreğimin derinliklerini titretti. Tarihini, mimari ve gözle görülebilecek tüm özelliklerini pek çok yerden öğrenebilirsiniz. Ama o salonlarda yürümenin hissini ancak tüm duyularınızla aynı anda mekanı kucakladığınızda hissedebilirsiniz. Geçerken Hatshepsut’un dikili taşına selam vermeden geçmeyin… Tutmosis III onu da yok etmeyi deneyip gömerek sakladığından, zamanın içinden ilk günkü gibi sapasağlam çıkmış; tapınağa tepeden bakıyor. 
Karnak Tapınağı 04
Karnak Tapınağı 05
Karnak Tapınağı 06
  • Luxor Tapınağı: Karnak’a uzun ve iki yanında binlerce sfenks ile döşeli Sfenks Bulvarı isimli antik bir yolla bağlı bu dev tapınak da çok etkileyici. Beni en çok yaşadığı dönemlerin izleri katman katman görebilmek etkiledi. Hatshepsut tarafından yapılan kadın zerafetinde kolonlardan Ramses II’nin devasa heykellerine, kutsal odanın etrafındaki kabartmalardan güneşin yaptığı ışık ve gölge oyunlarına kadar en az bir saatlik bir turu hak ediyor. Nil taşkını nedeniyle uzun süre çamur altında kalan tapınağın içinde, avlunun tam orta yerinde bu yüzden zemini bu seviyeden başlayan bir de cami var. 
Luxor Tapınağı 01
Luxor Tapınağı 02
  • Gemide geceleme
  1. Gün – Cumartesi:
Luxor Balon 01
Luxor Balon 02
  • Luxor Balon Turu: Bizi sabah 4.30’da tekneden alıp önce motorla Nil üzerinden sonra minibüslerle batı yakasında, Memnon Heykelleri’nin arkasındaki düzlüğe taşıdılar. Orada uçuş izni verilir verilmez kalabalık bir telaşla balonlar şişirildi. Her biri azami 4 kişilik 8 gözlü büyük sepetimize toplam 30 kadar kişi toplaştık ve gün ağarırken havalandık. Çok uzaklara gitmesek de Nil nehrini, Krallar Vadisi ve Hatshepsut Tapınağı’nın yer aldığı kahverengi çölün yemyeşil tarlalar, bahçeler ile sınırını, kutu kutu pense evleri, kimi yıkıntı kimi ayakta tapınakların kuşbakışı izlerini ve balonların rengarenk, ışıl ışıl bezediği gün doğumunu izlemek muhteşemdi. 2000 metreye kadar çıkıp alçaklardan süzülerek yolculuğumuzu yan düzlükte tamamladık. Aynı yoldan tekneye dönerken zıp zıp çocuklar gibi şendik. 
Luxor Balon 03
Luxor Balon 04
Luxor Balon 05
  • Hurghada transferi: Tüm transferlerimiz gibi bunuda Mısır’a gitmeden tavsiye üzerine anlaştığımız rehberimiz önceden organize etti. Kendimiz uğraşmak zorunda olmadığımız için minnettar bir şekilde eşyaları yükleyip geniş minibüste yayıldık. Yaklaşık 4.5 saatlik yol boyunca uyuma imkanımız oldu. 
  • Otele yerleşme: Booking üzerinden seçtiğimiz otelden çok memnun kaldık. Yeni yapılmış gibi gözüken binada her yer tertemiz ve konforlu, çalışanlar hem güleryüzlü hem de bu ülkede gördüğümüz en kibar, en yol yordam bilen, belli ki turist görmüş, alışmış insanlardı. Bu otelin kendi plajı yoktu ama 150 EGP (yaklaşık 100 TL / kişi) ücretle girilen bir plaj tam karşısındaydı. Üstelik çok da ekonomik; şiddetle tavsiye ediyorum: TK Royal Spa & Hotel
  • Plaj Sefası: Otelden havlu alıp şıpıdık terliklerle karşıdan karşıya geçtik ve az bir miktar yürüdük. Antalya kıvamında saz şemsiyeleri ve tahta şezlongları ile tatlı minik bir plaja vardık. Önce temkinli adımlarla suyun sıcaklığına baktık; girilebilir olduğuna karar verip kendimizi maviliğe bıraktık. Aralık ayında denize girmek ve Kızıldeniz’in tadına bakmak şahaneydi. Üstüne birer Mısır birası ve patates kızartması enfes oldu. 
Hurghada
  • Otelde yemek ve dinlenme: Çılgın tempolu gezimizden sonra son gecemizde otelde yemeğe karar verdik. Terastaki Hurghada manzaralı İtalyan lokantasının tadını çıkardık. hacı baba resimli etiketi ile şaşırtan yerel bir şişe beyaz şarap da cilası oldu. 
  • Havalimanı transferi & eve dönüş: Otelimiz havalimanına yakın; transfer sorunsuzdu. Tahmin ettiğimiz, bize anlatılan ve kısmen öğrendiğimiz gibi havalimanı geçişi tempoluydu. En az 5-6 kez pasaportlarımıza bakıldı, 3-4 kez bacaklar kaldırıldı. Duty Free dükkanlarında bol alkol olması ve hatta Türkiye girişinden ucuz olması bizi şaşırttı. Kasadaki görevlinin burada bile rafta yazan fiyatlara 3-5 Dolar eklemeye çalışması maalesef şaşırtmadı. Ucuza aldığımız Antalya aktarmalı uçuşumuz rötarsız kalktı. Transfer çıkışı nedeniyle Türkiye girişinde Duty Free tarafına uğrama imkanı olmuyor; bilginize. Ayrıca bizi iç hatlar bagaj alımında bir saat beklettikten sonra valizlerimizin dış hatlar tarafında olduğunu öğrenmemiz, havalimanda oradan oraya koşuşturmamız, Pegasus ve gümrük elemanlarının basiretsizliği sonuçta zamanından inen uçuşa rağmen limandan çıkışımızı çok uzattı. Yine de masal gibi bir yolculuk da olsa eve dönmek güzeldi.
Krallar Vadisinden
Krallar Vadisinden
Krallar Vadisinden

Bütçe & Fiyatlar…

Gezi için yaptığımız harcamaları şöyle kategorize edebilirim:

Ulaşım  / uçuşlar:

  • 9 ay önceden alınmış kampanyalı Pegasus uçak biletleri ( İST – HURG direkt uçuş, dönüş Antalya üzerinden aktarmalı) yaklaşık 200 USD
  • Hurghada – Kahire ve Kahire – Asuan arası Egypt Airways uçuşları 170 USD

Toplam kişi başı 370 USD

Konaklama:

  • Kahire Airbnb – merkezi konuma yeterince temiz (bina pis ama bunu göze almıştık) büyük ve manzaralı bir daire 200 USD
  • Asuan’da tek gece temiz daire 50 USD
  • Hurghada’da tek gece temiz yepyeni otel (2 kişilik 2 apart oda) 90 USD

4 Kişi için toplam 340 $ – Kişi başı 85 USD eder

Rehberlik Hizmetleri:

Kahire için 4 kişilik özel rehber ve tüm lojistik masraflar (havalimanı transferleri dahil): 

Günlük bedel 4 kişi için 250 USD yani kişi başı yaklaşık 62.5 USD

Müze ve Ören Yeri Giriş Ücretleri: 

  • GEM 25 usd/ kişi, 
  • 11 usd national müze, 
  • 17.5 usd piramitler sakkara, 
  • 12.5 usd giza piramitler 
  • 10 usd civilization müzesi = 

Kahire ara toplam 76 $

  • Abu Simbel 15 usd giriş 
  • Asuan Fila giriş 550 ep = 11 usd
  • Asuan Barajı giriş 62.5 ep = 1.25 usd
  • Asuan Nübye çay 200 ep = 4 usd
  • Kom-Ombo giriş 500 ep = 10 usd
  • Edfu giriş giriş 550  ep = 11 usd
  • Krallar vadisi: genel giriş (3 mezar) 750 ep, Seti I 2000 ep, Ramses V&VI 220 ep = 2970 ep toplam = 59.4 usd
  • Hatshepsut Tapınağı 450 ep = 9 usd
  • Karnak Tapınağı 12.5 usd
  • Luxor Tapınağı 500 ep = 10 usd

Kişi başı toplam 218,5 USD 

+ araç transferleri (bazı ören yerlerinde giriş ile gezilecek yer arasında mesafe servislerle alınıyor ki bunlar ayrıca ücretli) + bahşişler 

Bu ekstarların hepsi ve aldığımız sular, kahveler yaklaşık kişi başı 50 USD tuttu

Nil’de Gemi & Yerel Rehberlik: 

  • Nil Nehri üzerinde tam pansiyon (3 öğün açık büfe ile lezzetli bir yemek menüsü vardı) konforlu bir gemide 2 kişilik odalarda, 4 kişi, 3 gün ve gece 
  • Abu Simbel transferi (yaklaşık 3 saat x gidiş geliş) 
  • Abu Simbel, Asuan, Kom-Ombo, Edfu ve Luxor’da yerel rehberlik hizmetleri
  • Luxor’da Hurghada’ya transfer (yaklaşık 4.5 saat) 
  • Asuan’da ve Hurghada’da havalimanı – otel transferleri (toplam 2 kez) 
  • Luxor’da gün doğumunda balon turu

4 Kişi Toplam 4900 USD – Kişi başı 1225 USD eder

Kahire Çarşı Kapı 01
Kahire Çarşı Kapı 02
Kahire Çarşı Kapı 03

Hazırlık Şart…

Mısır’a turla gitmememize rağmen şanslıydık…Birimiz arkeoloji, birmiz tarih, birimiz de sanat ve mitoloji okuyan üç meraklı tip ile bizi dinlemeye hevesli bir dördüncü ile önceden çalışıp gittik. Zaten konunun büyük bir kısmında kendi dallarımızda donanımlıydık; üstüne gitmeden ayrıca mesai harcadık. Nerelere gideceğimizi, neleri atlamadan dönmeyeceğimizi biraz biliyorduk. Buna rağmen tavsiyelere uyup gezimizin hepsini organize edecek ve rotamızda bize eşlik edecek bir rehber tuttuk. 

Size de aynısını tavsiye ederim… Gerek planlama, lojistik, transferler; gerek mihmandarlık ve bilgilendirme; gerek Mısır’ın tatsız ve yorucu tarafına minimum maruz kalmak açısından değer. Üstelik gruba özel rehberlik de çok pahalı değil. Sadece götürüldüğünüz yerlerde alışveriş yaparken dikkatli olun derim. Turla gitmeyi de tercih edebilirsiniz tabi. Ama bizim görmek istediğimiz yer bol, detaylı incelemek için zaman ayırmak istediğimiz yerler özetle önceliklerimiz farklıydı. Bunlara karşılık gelecek turlar ise çok pahalı! 

Nil manzara

Asıl şansımız Mısır’da yaşayan bir dostum olmasıydı tabi. 2019 Yılında organizasyonunda yer alarak TEDxReset konuşması vesilesiyle tanıştığım Lydia Bassaly ABD’den ailesinin yanına Kahire’ye geri göçmüştü. Ve kendisi dokuz aylık hamile haliyle seyahatimizden önce bize yol göstermekle kalmadı; güzeller güzeli rehberimiz Mira’yı bizimle tanıştırdı. Yeni doğan bebeğini eşine emanet edip bir gece bize eşlik de etti. O koca altın kalbini ve sıcacık gülümsemesini benimle olduğu kadar yoldaşlarımla da paylaşarak yorgunluğumuzu hafifletti. 

Nihayetinde biz; dört kadın olarak bağımsız bir geziyi biraz emek, biraz şans ve herşeye güzel tarafından bakmaya çalışarak hem çok keyifle hem de ekonomik bir bütçeyle kotardık. En büyük şansımız ise uyumlu ve neşeli bir ekip olmamızdı. Yoksa sabah 4’lerde yola düşmeler, günlük ortalama 20 bin adımla ve sürekli kazıklanma endişesiyle bile gece karşımıza çıkan UFO danslı zenneye kahkahalarla gülmek kolay iş değil! 

Halı tezgahı
Deve turu
NMEC araba

Mısır Yorulması…

Gezerken yoldaşlarım ve uzun sohbet imkanı bulduğumuz birkaç Mısırlı dostla aralıklı olarak ama tekrar tekrar bu ahlaki,kültürel ve ekonomik yozlaşmanın sebeplerini konuştuk. Bunların arasında çok haşin ve uzun bir din baskısı ve Arap etkisi altında kalmaları, eski medeniyette bile bağımsızlık dürtüsünün eksikliği, antik çağlardan itibaren sömürge olarak farklı güçlerce ezilmeleri gibi tarihsel başlıklar ön plandaydı. Dillerini kaybetmiş olmaları ise neon harflerle en baştaydı. 

Ülkenin şimdiki haline üzülürken kendi karanlıklarını kendilerinin yarattıkları ihtimalini düşünürken buldum kendimi. Mısır’ı ziyaret eden başkalarından da benzer şeyler duymuştum ama bu kadarını konduramamıştım. Hele yıllardır hayranlıkla anlı şanlı dönemlerini, tarihini, mitolojisini okurken. 

Krallar Vadisi kabartma
Krallar Vadisi kabartma
Krallar Vadisi kabartma

Kendilerini kötücül bir kısır döngüye hapsetmişler sanki. Bu kadar çok insana bunca tilkilik, tekinsizlik, dolandırma, kazıklama, kandırma vb bizim şahsen tanıklık etmediğimiz ama duyduğumuz hikayelerden çokça ah biriktirmemiş olmaları imkansız gözüktü. 

Dünyanın 7 antik harikasından tek ayakta kalana, dolayısıyla eşsiz ve sürekli bir turizm kaynağına sahip bu memlekete gelen insanlara kötü niyetle yaklaşarak yarattıkları karma / enerji / beddua; artıka adına her ne diyorsanız… Bu yozlaşmış, kaotik, yoksul ve yolsuz düzenin çıkmazı burası bence. Ahlaki / etik yozlaşma herşeyin onunla birlikte çökmesine sebep oluyor. Haşmetli ve kadim bir medeniyetten sömürülmüş ve yoksullaşmış bir moloz kalıyor geriye.

Bu anlamda Mısır’dayken hem sık sık ve çokça Atatürk’ü andık; minnetle, iyi ki diyerek. Hem de kendi memleketimizin geleceği için endişelendik. Şimdilik bu kadarını söylemek yeterli. 

Krallar Vadisi tavan

Nihayetinde Mısır, kalbi ile zihni arasında sıkışmış bir ülke gibi. Zengin, bilge, heybetli, kadim bir medeniyetin büyülü izini sürüyorsunuz bu çöl diyarında. Kumu, tozu, koyu bir çamur tabakasını eşeleyip bakınca alttan parıl parıl parlayan geçmişi, kimi zaman yüzeye yakın kimi yerde fersah fersah gömülü. Ama bugün acıklı bir sis var üzerinde bu toprakların. Binlerce yıl parlamış bir yıldızın kara deliğe dönüşmesi gibi; şimdi aydınlığı içine çeken bir gölge sanki. 

Sokakları, şehri, insanları dahi karanlık bir kaos hissi uyandırıyor. Yakından bakabildiğimiz bazı hikayeler kalbimize nakış gibi işlenip umut veriyor. Ama koca bir uğultu içinde sesleri cılız bir fısıltı gibi yankılanıyor. Aynı anda hem tüyleri diken diken eden bir sihiri hem de korkutucu bir zehri var sanki. Belki de hep böyleydi de bizim yüzyıllar öteden izlediğimiz sadece beyaz büyücülerin hikayesi. 

Krallar vadisi köşe detay

“Kaldır Bacağı MISIR” için 2 yanıt

  1. Büyülü Antik Mısırı çok güzel yazmışsın Zeynepcim..
    Kalemine yüreğine sağlık 👏🏻👏🏻

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir