ÜSKÜP 2+1

3 Günlüğüne Üsküp’e gittim; 2 günde şehir bitti… Ben de civarında 1 gün geçirdim. Çok da iyi yapmışım; hem harika bir kanyon gezdim hem de şehre tepeden bakma fırsatını yakaladım ve Kuzey Makedonya’nın topografisini anladım. Özetle kassanız şehri iki günde gezersiniz, ama üç güne de değer. Beş yaparsanız Ohrid’e de gidersiniz. Bir de modern Üsküp’ün brütalist ve retro-fütürist diyebileceğim yapıları beni etkiledi. Mimarlık mazimden dolayı özel ilgim; herkese ilginç gelmeyebilir. Şehrin bu tarafını görmüş olmak da keyifliydi.

Bölüm #1 – Müzeler

Ben yağmurlu bir günde Üsküp’e vardım; bu yüzden müzeleri önden gezmeye karar verdim. Asıl hedefim Kuzey Makedonya Arkeoloji Müzesi idi; gerçekten de güzel bir koleksiyonu var. Gittiğin en harika müze değil; üstelik Makedon hazinelerinin çoğu Yunanistan’da. Ama özgün tanrıça motifleri var. Özellikle ev tabanlı kadın bedenli olanları sadece burada gördüm. 

Yakınlardaki bir başka müze Kuzey Makedonya Bağımsızlık Müzesi; buraya kısmen yağmurdan sığınmak kısmen de modern tarihini pek bilmediğim bu ülkenin oluşumunu anlamak için girdim. Çoğu dev yağlıboya resimler ve canlandırmalardan oluşuyor ama kıyafetler gibi bazı güzel parçalar da var. Çok şart değil; yoklukta gidilir. 

Diğer müzelere pek heves etmedim. Birini denedim; o da yağmurda çatısı akınca kapanmıştı zaten. 

Bölüm #2 – Eski Üsküp

Üsküp Çarşısı en gezilesi yer… Zaten yenilenen ve eski halinde kalan hanlar, hamamlar ve çoğu Osmanlı döneminden kalma binaların hepsi burada. Bu hanların, hamamların kimi galeri olmuş kimi sanat Atölyesi kimi dükkan vs. ve çoğuna girip çıkması keyifli, en güzellerini yazıyorum:

Bit Pazarı ve Green Bazaar çarşının kuzey ucunda, ben gezdim ama pek kayda değer birşey yok açıkçası. Tahtakalenin küçüğü gibi, çeşit daha az ve eklektik. Vakit kalırsa gidebilirsiniz belki ama bence onun yerine çarşıda yiyin için, kahve keyfi yapın daha iyi. 

Üsküp Kalesi’ne çıkılıyor, güzel şehir manzarası dışında cok bir olayı yok. Ama günlük turlar genelde kalenin otoparktan alıyor. Benim gibi fazladan günübirlik tur aldıysanız 1 saat 45 dk erken gidip kaleyi de gezebilirsiniz, yeterli. 

Nehrin öteki tarafı biraz daha modern. Ana caddede Rahibe Terasa anıtı ve evi var, ben içine girmedim ama dışarıdan da güzel. Yanındaki modern kilise tam kafa uzatmalık. Hem zaten bu cadde tam yürünecek cadde, bizim istiklal gibi ama nispeten daha küçük. Bu tarafa Taş Köprü den başlar (Arkeoloji müzesinin güneyindeki rota) İskender Anıtı meydanından yukarıda bahsettiğim caddeyi gezebilirsiniz. 

Bölüm #2 – Matka Kanyonu ve Vodno Dağı

Kuzey Makedonya’nın en popüler destinasyonlarından biri Ohrid aslında. Ama ben ona ayrıca gitmek ve Üsküp’ü eni konu gezmek istediğim için üç günlük programa almadım. Fakat şehir iki günde bitince, daha önce başka şehirlerde de kullandığım karşılaştırmalı gezi aplikasyonu GetYourGuide üzerinden bir plan seçtim. 

Bölgenin en popüler doğa harikalarından biri Matka Kanyonu ile teleferikle Üsküp’e tepeden bakan Vodno Dağı zirvesini içeren bu tur yaklaşık 5-5.5 saat kadar sürdü. Kanyon hakikaten görülmeye değer. Yüzyıl başından kalma barajının bile kendine özgü retro bir estetiği var. İçeriye girince de isterseniz tekne turu alabiliyorsunuz ki kesinlikle tavsiye ederim. Yürüyüş rotası ring halinde değil, gitmeli gelmeli çünkü. Tekneyle rotanın ucundaki mağaraya kadar sudan 20 dakikada nefis bir seyir yapmak, mağarayı gezip yine tekneyle dönmek çok keyifli. Dikkat; yazın burada yerel halk serinlemeye yüzmeye geliyormuş ve çok kalabalık oluyormuş. 

Turumuz Vodno tırmanışında St. Panteleimon isimli bir küçük eski Bizans kilisesi ile Makedonsko Selo isimli geleneksel Makedon mimarisini örneklemeye çalıştıkları yeni yapılmış bir yerleşkede durdu. Turizm amaçlı yapıldığı aşikar bu yapıların Anadolu mirasını bilen bizim gibi insanları etkilemesi bence zor. Ama içindeki antika, el sanatları ve tasarım dükkanları güzel olmuş ve özgün birer koleksiyonları var. 

Vodno’nun tepesine ortasındaki Teleferik Durağından çıktık. Dağın doruğundaki Milenyum Haçı’nı da görüyorsunuz; bence bir olayı yok ama dibine kadar gidince iki poz çektim. Asıl doruktan topraklarının %80’ininin dağlık olduğunu öğrendiğim Kuzey Makedonya coğrafyasında bakmak harikaydı. 

Bölüm #2 – Yeme İçme

Pelister diye ünlü bir yer var, iskender anıtının önünde hemen. Hem mekan hem yemekler çok güzel,  aşırı pahalı değil hatta bize göre ucuz bence. Ben kahvaltı ettim… Palenta diye yerel bir kahvaltı yemeği var, Mısır gevreği ile yapılıyor. Çok aç olmama rağmen bir tabağı bitiremedim öyle düşünün, ama çok lezzetliydi. 

Kuka, yerel lezzetleri tatmalık nefis küçük bir lokanta, üstelik ekonomik. İnşaatların arasında kalmış, mekanda bir özellik yok sadece lezzet ve fiyat optimum. 

Adını telaffuz edemedim burası yine yerel lezzetlerin bulunduğu, bir tık daha iyi bir mekan. 

Ben bu yukarıdaki üçünde yedim. Ama tavsiye edilen iki yer daha vardı işaretli gidemedim…

Bu ikisi de bar ve canlı müzik ortamı, ben gidemedim 🥴

Kahve için güzel neresi açıksa girdim…Mesela:

MyWay caffe

Bi de esnaf lokantasında kahvaltı ettim, çok memnunum:

Bratstvo 

Çarşıda ünlü kofteciler var ama ben yemedim.

Bölüm #2 – Alışveriş

İskender anıtından güneye inen istiklal gibi caddede birkaç güzel mağaza var. Ben birinden ayakkabı/ terlik aldım… Birkenstock ile Sabo terlik arası tarzda ergonomik şeyler.  Sırp markası imiş, uygun geldi bana, beğendim bir çift aldım. 

Sanırım bu: https://maps.app.goo.gl/2NTn34qxv9uzeZYL8 

Gittiğim günübirlik turda Ecovillage diye göya Makedon köyü diye gezdirilen ama yeni yapılmış turistik yerde bir dükkan vardı, adı Esnaf… Harika el yapımı ve tasarım ürünler vardı, en özgün şeyler oradaydı. Bir çift küpe aldım ben.

Çarşıda antikacı falan var ama girmedim o konuya. Onun dışında bol gümüş ve altın dükkanı var. Yerel telkari gibi gümüş işçilikli işler ve bir ödeme taş ünlü. Güzeldi ama artık gümüş pek kullanmıyorum diye almadım

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir