Mini Likya

Dalaman’dan Antalya’ya yolculuk ederken, nicedir hayalim olan Likya Yolu’nun yürüyememiş olmanın verdiği hırsla zamanımın yettiği kadar antik kent gezmeye karar verdim… Çeşitli kaynaklarda 19 ile 48 arasında Likya antik kenti adı geçiyor. Ben bunlardan sadece 5 tanesini görebildim. Burada da her kentte geçirdiğim birkaç saatlik sürenin özetini gösteren videoları paylaşıyorum. Videolarda herhangi bir anlatım, bilgi, betimleme yok. Sadece arada bir kendimi tutamadığım heyecanlı anlardan enstantaneler, ünlemler veya rastladığım başka turistlerin sesleri duyuluyor. Zaten istediğiniz yere dair tarihi, coğrafi veya başka bilgileri bulak kolay. Böylesinin o kentin kalıntıları arasında dolaşmanın nasıl bir his olduğunu daha iyi ifade ettiğini düşündüm. Elbette asıl keyifli olan o taşlar dokunmak, havayı koklamak ve bir zamanlar bu diyarlardaki yaşamı hayal etmek.

Myra 01
Limyra_01
Xanthos 01

Likya kentlerini sıralayan Wiki sayfası burada.

Ama bu sayfa daha aydınlatıcı ve kompakt bilgi veriyor bence.

Kentleri gezdiğim kronoloji ve dolayısıyla batıdan doğuya doğru lojistik olarak sıralıyorum:

Xanthos Antik Kenti

Konumu burada… Erişimi kolay ama henüz pek fazla kazılmamış, büyük ama dağınık ve biraz vahşi bir antik kent. Yine de geometrik mezar yapıları ile nekropolü beni etkiledi.

Letoon Antik Kenti / Kutsal Alanı

Aslında Xanthos ile çok yakın, yerleşimden çok bölgenin kutsal alanı olarak işlev gören bir nokta Letoon. Ana tanrıça Leto; Apollon ve Artemis tapınaklarından kalanlar etkileyici. Gittiğim her Apollon tapınağında olduğu gibi burası da sularla beslenen; şimdi de bir kısmı bu suların altında kalmış kalıntıların üzerinde tosbağaların güneşlendiği bir kutsal alan. Kompakt ve hızlı gezilebilen bir ören yeri.

Myra Antik Kenti

Demre’nin beyaz örtülü seraları arasında gizlenmiş bir antik kent Myra. Yamacında bulunduğu tepelerdeki kaya mezarları çoğu hala ayakta duran tiyatrosunu seyrediyor sanki. Etraftaki seraların altında daha kazılmamış nice zenginliklerin olduğunu tahmin ettirecek kadar küçük bir alanda ören yeri; hızlıca geziliyor.

Limyra Antik Kenti

Limyra Antik Kenti bana tam bir sürpriz oldu… Beni büyüleyen ne etraflıca kazılmamış ve restore edilmemiş halinin verdiği vahşi duygu, ne yayıldığı büyük alan, ne de hala ayakta duran etkileyici binaları oldu. Kentin içinden fışkıran ve dört bir yanını sarmalayan sularda kalbimi bıraktım. Anıtsal yapının kenarından kıvrılan derenin üzerini sakince kapladığı, şimdi sular altında kocaman taşları gözüken antik yol efsane. Ama derenin kentin içinden dolanarak kimi zaman coşkuyla kimi sakin dingin aktığı kıvrımlar ve etrafında boy atmış kadim ağaçlar onun kadar güzel.

Phaselis Antik Kenti

Phaselis’e onu bir belgeselde ilk gördüğüm günden beri gitmek istiyorum; anca fırsat oldu. Gerçekten konumu, yerleşimi ve doğası ile inanılmaz güzellikle, özgün bir yerleşim. Doğal coğrafyası üç farklı yöne bakan üç limana imkan verirken bir taraftan haşin esen rüzgarlar öteki tarafta hissedilmiyor bile. Ayakta kalan pek çok binanın yanına bir de son yıllarda hızlanan kazıların ortaya çıkardıkları eklenmiş. Yandaki halk plajı tatil günlerinde ören yerine farklı bir boyut ve ziyaretçi katıyor; iyi mi kötü emin değilim. Ama korunması, bu muhteşem noktaya bir beş yıldızlı otel daha yapılmasından iyidir. Ben sularında yüzüp hepten efsunlanarak çıktım. Daha vaktim olsaydı tam bir gün orada geçirirdim; yine gideceğim.

Phaselis 01
Xanthos 02
Letoon 01

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir